Sjögren Sendromu

Sjögren Sendromu, kuru göz ve kuru ağıza neden olan kronik bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Adını, hastalığı ilk olarak 1957 yılında tanımlayan İsveçli göz doktoru Henrik Sjögren'den almıştır. Hastalık tükrük, gözyaşı, vajinal salgılar, alt ve üst solunum yolu salgı bezlerini öncelikle tuttuğundan dolayı sistemiktir. Kalıcı ağız ve göz kuruluğu hastalığın en önemli işaretidir. Ayrıca hastalık, başta kas-iskelet sistemi olmak üzere akciğer, damar, böbrekler, mesane, karaciğer, pankreas, sinir sistemi gibi pek çok organ ve sistemi tutabilir.


Çeşitleri neler?


Hastalık tek başına bulunduğunda "primer sjögren sendromu", romatoid artrit, lupus, skleroderma ve polimiyozit gibi romatizmal ve bağışıklık sistemi hastalıklarıyla birlikte görüldüğünde ise "sekonder sjögren sendromu" olarak adlandırılır. Ancak hastaların yaklaşık yarısında tek başına görülür.


Hastalığın nedenleri nelerdir?






Diğer pek çok romatizmal hastalıklarda da olduğu gibi nedeni tam bilinmemektedir. İmmün (bağışıklık) sistem antijenlere (bakteri ve virüs gibi vücuda yabancı olan maddeler) karşı savunma yapması gerekirken kendi vücut hücrelerine savunma yapmaktadır. Yani diğer romatizmal hastalıkların çoğunda olduğu gibi immün sistem sapkınlık gösterir. Bu nedenle vücudun pek çok organ ve sisteminde iltihap oluşur. Buna neyin neden olduğu bilinmiyor fakat; kişinin genetik yapısı, enfeksiyon, ilaçlar, toksinler vs. etkili olduğuna dair kanıtlar bulunmakta.

Hastalık kimlerde görülür?


Her yaşta görülebilse de 40 yaşından büyüklerde daha sık görülür. Yaşlandıkça görülme sıklığı %5'e yaklaşır. 20 yaş altında çok nadir görülür. 

Kadınlarda erkeklere göre 9-10 kat daha fazla görülür. Yani hastaların %90'ı kadındır.

Romatoid artrit, lupus, haşimato, skleroderma, primer biliyer siroz gibi diğer bağışıklık sistemi hastalıklarıyla birlikteliği fazladır.

Hastalığın  bulguları nelerdir?


Ağız Kuruluğu: En az 3 aydır olan ağız kuruluğu vardır. Hasta normalden daha az tükürük üretir ve konuşma, çiğneme ve yutkunma güçlüğü çeker. Bu nedenle hastanın tat alma hissi de azalmıştır.

Göz Kuruluğu: En az 3 aydır göz kuruluğu vardır. Gözlerde batma, yanma, kum kaçmış gibi bir his olur. Uyurken fazla çapak göz kenarlarında birikebilir. Gözler güneş ışığına fazla duyarlı olabilir. Hastanın göz yaşı damlası veya jeli kullanma öyküsü vardır. Eğer tedavi edilmezse Sjögren gözlerde kör noktalara ve korneada ülsere yol açabilir. 

Şişmiş Tükürük Bezleri: Kulakların önünde, yanak altında ve ağzın arkasında yerleşik olmak üzerine üç büyük tükürük bezi tükürük üretir. Bu bezler şişmiş olarak görülebilir. Kabakulak ile karışabilir. Hastaların yaklaşık yarısında şişmiş bezler görülür.

Diş Çürükleri: Bu sorun ağız kuruluğundan kaynaklanmaktadır. Tükürük bakteri öldürücü enzimler içerir ve bu enzimler bakterilere karşı savaşır. Diş çürümelerine karşı koruyucu görev yapan tükürük azaldığında enzimler de azalacağından dişlerde kolay çürümeler başlar.

Kuru Burun, Boğaz ve Akciğerler: Kuruluk ayrıca boğazın kurumasına ve gıcıklanmasına neden olur. Kuru öksürük, ses kısıklığı, koku almada azalma ve burun kanamaları olabilir. Zatüre, bronşit ve kulak problemleri görülebilir. 

Diğer Bulgular: 


Ağızdaki kuruluktan dolayı "candida" adı verilen bir mantar oluşur. Bu mantardan dolayı ağız içinde mantar enfeksiyonları oluşabilir.

Vajina kuruluğu, uzun süreli yorgunluk, iltihaplı ağrılı eklemler, kas güçsüzlüğü, kuru deri, cilt döküntüleri, kabızlık, sinirlerdeki iltihaba bağlı uyuşukluk, karıncalanma  hissidir.

Nasıl tanı konulur?


Ağız kuruluğunu göstermek için tükürük testi yapılır. En az 4 saatlik açlıkla tükürük salgısını uyaran olmaksızın 15 dakika boyunca tükürük biriktirilir. 1.5 ml ve altındaysa ağız kuruluğu vardır.

Göz kuruluğunu göstermek için Schirmer testi (gözyaşı miktarı), gözyaşı kırılma testi (gözyaşının kalitesi) ve boya testleri (kornea hasarını göstermek için) yapılır.

Tam kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, tam idrar analizine bakılır.

Anti-SSA (Anti-Ro) ve anti-SSB (anti-La) antikorlarına bakılır. Ayrıca ANA ve RF antikorları da pozitif olabilir.

Minör tükürük bezi biyopsisi yapılır. Alt dudak iç kısmından alınır.

Akciğer grafitisi, akciğer tomografisi gibi diğer organ ve sistemlere ait doktor tarafından gerek görülen görüntülemeler yapılabilir.

Doktor fizik muayeneyle gözlerde, ağızda, tükürük bezlerinde, boyundaki lenf bezlerindeki şişmeyi ve şikayetler doğrultusunda vücuttaki ağrıları araştırır.

Nasıl tedavi edilir?


Şimdilik Sjögren sendromu için kesin tedavi yok fakat; belirli tedavilerle bulgular rahatlatılıp daha kaliteli bir hayat sağlamaya yardım edilebilir. Tedavinin temel amaçlarından biri yaşam konforunu artırmak ve hastalığın etkilerini önlemek ve azaltmaktır. Hastalık herkesi farklı etkilediğinden tedavi planı kişiye özel düzenlenmelidir.

Gözlerdeki kuruluk için yapay gözyaşı ve göz damlaları kullanılabilir. Ciltteki kuruluk için doktorun önerdiği özel nemlendiriciler kullanılabilir. Tükürük salgısını uyarmak için çeşitli ilaçlar doktor tarafından kullandırılabilir.

Özellikle kas-iskelet sistemi ağrıları, döküntü ve yorgunluğu azaltmaya yönelik hidroksiklorakin ( Quensyl, Plaquenil) kullanılır.

Hastalarda ağrı şişlik, katılık, kas ağrıları ve eklem iltihaplarını engellenmek için steroid olmayan antiromatizmal ilaçlar kullanılabilir.

Akciğer, sinir tutulumu gibi organ ve sistem tutulumlarında immünsüpresif (bağışıklık sistemini baskılayıcı) ilaçlar kullanılır.

Hastalara önerilenler neler?


Ağızdaki kuruluk için bol sıvı alınmalıdır. Çürümeye engel olmak için şekersiz olmak şartıyla sakız çiğnenmeli, şeker içermeyen diş macunları ile düzenli olarak dişler fırçalanmalıdır. Cildin kuruluğuna karşı cilt düzenli olarak nemlendirilmelidir. 

Evde ve iş yerinde havayı nemlendiren buhar makineleri kullanılması önerilebilir. Mümkün olduğunca klima ve radyatörlerden uzak durun. Deterjan ve deodorantlı sabunlardan uzak durun. Ayrıca şekerli içeceklerden uzak durmanız diş çürüklerini engellemek açısından yardımcı olacaktır. 

Yürüme, yüzme gibi hafif egzersizler kasların ve eklemlerin gücünün korunması için faydalıdır. Egzersizler eklem hasarını engelleyici olduğundan mutlaka bilinçli bir şekilde yapılması gerekir.

En önemlisi diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi düzenli doktor ve diş kontrollerinizi aksatmayın. Böylelikle ciddi problemler oluşmasını engellemiş olursunuz.


Bir romatizma ve bağışıklık sistemi hastası olarak benim size önerilerim:


Daha önceki bir yazımda da belirtiğim gibi kronik ve romatizmal hastalıklarda doğru doktoru bulmak çok önemli. Sorunlarınızı iyi dinleyen, sizi anlayan ve çözüm odaklı bir doktorla tedavinizi yürütmek hastalığın etkilerini en aza indirecektir. Stresten uzak durmak ve moralinizi yüksek tutmak diğer hastalıklarda da olduğu gibi çok önemlidir. 'Stressiz de hayat mı olur?" diyorsunuz. Haklısınız ama sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek, sevdiğiniz aktiviteleri yapmak sizi stresten ve kötü düşüncelerden uzak tutacaktır. Eğer yeni tanı almış bir hastaysanız paniğe kapılmayın, üzülmeyin, hastalığınızı kabullenip doktorunuzun uygulayacağı tedavileri aksatmadan uygulayın. İnternette dolanan çeşitli tedavi yöntemleri ve kirli bilgilere itibar etmeyin. Ümit edin ve sizi yoracak bu süreçte asla yılmayın. Severek yaşayın.








Yorumlar