Lupus ve Ağız Sağlığı

Bazılarımızın lupus hikayesi diş hekiminde başlamış olabilir.

Lupus vücudumuzdaki herhangi bir organ, doku ya da sistemi etkileyebilen sistemik bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere SLE ağız sağlığımız için de tehdit edici durumdadır. Ağız içi, dişler, diş etleri ve tükrük bezlerinde SLE aktivitesi sebebiyle olumsuzluklar ortaya çıkabilir. Bundan dolayı SLE hastalarının ağız bakımı ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu yazıda lupus ve ağız sağlığı hakkında derinlemesine bir araştırma ve lupus dahil romatizmal hastalığı olanlara ağız sağlığı konusunda önerilerimi bulacaksınız. Keyifli okumalar.

Lupus'a Bağlı Ağız Yaraları

Romatolojik hastalıklardan özellikle Behçet Hastalığı'nın ayırt edici özelliklerinden olan ağız yaraları lupus hastalarının da neredeyse yarısında görülür. Her ne kadar ağızdaki yaraların yaşamsal tehdidi olmasa da günlük yaşamımızı olumsuz etkilemekte hatta kimi zaman özgüven eksikliğine sebep olmaktadır.  Ağzın herhangi bir bölgesinde çıkabilen bu yaralar, kimi zaman acılıyken kimi zaman da acısız olabilmektedir. Peki SLE ya da diğer romatolojik hastalıklarda ağız yaralarının tek sebebi hastalık aktivitesi midir? Cevabımız HAYIR.

Endişelilik ve stresli ruh hali,
Hormonal değişiklikler,
Demir eksikliği,
B12 eksikliği

başta olmak üzere çok çeşitli sebeplerden dolayı ağzımızda bu yaralardan çıkabilir. Hatta bazen sigara alışkanlığından vazgeçenlerde, Crohn ve Çölyak hastalarında da görülebilir.

Çoğu zaman SLE ya da diğer romatolojik hastalıklarda hastalık aktivitesinin önlenmesi (SLE hastalarında kortizon, Plaquenil) (Behçet ve FMF hastalarında Kolsişin) ağız yaralarının giderilmesinde etkilidir. Yaraya direkt uygulanan solüsyon ve kremler bazı zamanlar reçete edilir. 

Sjögren Sendromu'nun Ağız Sağlığına Etkisi

Söjgren sendromu SLE hastalarında sıklıkla ikincil kronik hastalık olarak görülmektedir. Sjögren sendromu, göz kuruluğu ve ağız kuruluğuna neden olmaktadır. Yazının konusu olduğu için yalnızca ağız kuruluğuna odaklanalım. Sjögren'in ağızdaki belirtilerinden bazıları şöyledir:

Dilde yanma ve yarıklar,
Tükrük bezlerinde ağrı ve şişlikler,
Diş çürükleri,
Dudak çatlakları,
Diş eti iltihabı,
Konuşurken sürekli ağzı ıslatma isteği.

Tükrük bezlerinden alınan bir biyopsi ile hastalığın teşhisi konulabilmektedir. Kesin tedavisi olmayan Sjögren sendromunda ağız hijyeni son derece önemlidir. Çeşitli ilaç tedavilerinin yanı sıra düzenli olarak diş hekiminin ziyaret edilmesi ve ağız kuruluğuna karşı ürünlerin kullanılması tavsiye edilmektedir. Bununla birlikte şekersiz sakızlar çiğnemek tükrük bezlerinin aktivitesini arttırmaktadır. Dudak kuruluğu için ise nemlendirici kremler kullanılabilir.


SLE İlaçlarının Ağız Sağlığına Etkisi


SLE aktivitesini önlemek için kullanılan ilaçlar kimi zaman ağız sağlığımızı olumsuz etkileyebilmektedir. Örneğin, Imuran, Cellcept gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar vücudumuzu enfeksiyonlara daha açık hale getirmektedir. Buna bağlı olarak ağız içerisinde enfeksiyonlar ve virüslerin sebep olduğu dudak uçukları daha kolay gelişebilmektedir. Bununla birlikte kortizon kullanımına bağlı olarak dişlerde kemik kaybına sebep olabilmektedir. Streoid olmayan antienflamatuar ilaçlar da (NSAII) ağız sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir.


Öneriler

- Düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret edin,
- Yumuşak bir diş fırçasıyla günde iki kez dişlerinizi fırçalayın, diş ipi ve ağız çalkalama suyu kullanın,
- Yemekler arası atıştırmalığı azaltın,
- Çene kemiğiniz ile ilgili bir probleminiz yoksa şekersiz sakız çiğneyin ve asla gülümsemeyi eksik etmeyin.



Kaynaklar:

http://www.lupusinternational.com/Related-Conditions/Dental-Concerns–1.aspx
http://www.lupus.org/magazine/entry/mouth-maintenance

*Buradaki tüm yazılar bilimsel geçerliliği olan kaynaklardan araştırılarak elde edilmiştir ve mülkiyeti Severek Yaşa'ya aittir. Bu görsellerden veya yazılardan birini kullanmayı düşünüyorsanız, yazılı izin için severekyasayin@gmail.com adresinden bize ulaşın. 
*Severek Yaşa tarafından yayınlanan tüm yazılar bilgilendirme amaçlıdır ve bir tıp uzmanının tavsiyesi değildir, bir rehber olarak tamamlayıcı bilgi niteliğindedir. Severek Yaşa'daki yazılar tıbbi tedavi niteliğinde değildir. Biz her zaman en iyi yönlendirici olarak doktorunuzu gösteririz.

Bu yazıyı sevdiniz mi? Neden dostlarınızla paylaşmıyorsunuz? Bir yorumla fikirlerinizi lütfen bizimle paylaşın. 


Yorumlar