Farkındalık hareketine Simge'den sonra bir destek de Gözde'den geldi. Hikayesini samimiyetle bizimle paylaşan Gözde'ye çok teşekkür eder, çocukluğunda mahrum olduğu güzel günler tadında günler yaşamasını dileriz.
Benim hikayem 12 yaşında başladı. İştahsızlık, ağız yarası, hızlı kilo verme ve düşmeyen ateş... Yıllarca özel bir hastanede konulan "tükürük bezi iltihabı" teşhisiyle geçiştirildim. Baktık, olacağı yok düzelmiyorum, kalktık Göztepe'ye gittik. Orada yatırdılar hemen beni ve bir sürü tahlil, film, MR vs. yapıldı ve tanı konuldu: Çene sinüziti. Tabii yine yanlış bir teşhisle eve döndük.
Bende hiçbir iyileşme yok. Kocaeli Üniversitesi'ne sevk edildim. Böbreğimden, ciğerimden, boğazımdan parçalar alındı, MR çekildi ve Lupus'la tanıştım ne yazık ki. Class II böbrek tutulumum var. Tam eğlenme yaşımda, 12 yaşındayken lanet olası Lupus girdi hayatıma. Okula gidemedim psikolojim alt üst oldu. Fazla kortizondan dolayı dizlerimde "avasküler nekroz" oldu. Bir sene koltuk değnekleriyle gezdim.
Okula bu şekilde fazla gidemedim. Utanıyordum insanlardan. Zaten kortizonun yüzümü balon gibi şişirdiği yetmezmiş gibi bir de koltuk değneği beni okuldan uzaklaştırdı. Arkadaşlarım bana acır gibi bakıyordu. Bu beni rahatsız ediyordu ve liseyi açıktan okumak istedim. Dışarı çıkmıyordum, kendimi eve kapatmıştım. Arkadaşlarım dışarıda oynarken sadece izliyordum. O kadar çok istiyordum ki onlarla koşmayı... Ama koşmayı bırak yürümekte bile zorluk çekiyordum daha o yaşımda. Kendimi çok yaşlı hissediyordum.
Şu an 26 yaşındayım ve 14 senedir Lupus'layım. Biz Lupus'tan korkmayalım, o bizden korksun. Hayat yaşamaya değer. Bizi sevenleri üzmeye hakkımız yok. O yüzden hayata sıkı sıkı sarılalım. İşte bu da benim hikayem. Her ne kadar Lupus çocukluğumu çalsa da inadına SEVEREK YAŞIYORUZ.
Gözde Yüksel, Gebze"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder