Birbirimize destek olmaya ve yaşadıklarımızı başkalarıyla da paylaşmaya devam ediyoruz. En son Büşra'nın Lupus hikayesini okumuştuk hep birlikte. Şimdi ise Tuğçe'ye kulak veriyoruz. Hikayesini paylaştığı için sevgili Tuğçe'ye teşekkür eder, hayal ettiği bir yaşam dileriz.

İlk olarak bir devlet
hastanesine gittim. Acil olarak film çekilmesi gerektiği söylendi ama film için de iki gün
sonraya anca randevu verilebiliyordu. Ağrılarım artınca bekleyemedim ve bir özel
hastaneye başvurdum. Romatizma olabileceği düşünülerek kan tahlilleri yapıldı. Sonuçlarım çıkınca dalga geçer gibi kansızlığım olduğu, bitter çikolata
yiyebileceğim ve bir fizik tedavi merkezine başvurabileceğim söylendi. Ağrılarım
içinde krem verildi. İki hafta kremleri sürmeme rağmen ağrılarımda bir iyileşme olmadığı için Bakırköy Dr. Sadi Konuk Hastanesi fizik tedavi bölümüne
başvurdum. Özel hastanede yaptığım kan sonuçlarımı görünce ekstra başka kan
tahlilleri de yapmamı ve sonuçlarım çıktıktan sonra dahiliye bölümüne gitmem
söylendi. Sonuçlarımla birlikte dahiliye bölümüne gittiğimde doktor bana lupus
araştırması yapıldığını ve tanı konulmasının zor olduğunu anlattı.
İsmini bile
hayatımda ilk defa duyduğum bir hastalık tanısı ile uğraşıyordum. Doktor acil
olarak nefroloji bölümüne yönlendirdi. İdrar tahlillerimde fazla protein kaçağı
olduğu için romatoloji bölümüne yönlendirildim. Çok iyi bir doktora
rastlamıştım. Bana 24 saatlik idrar toplayıp gelmemi söyledi ve tabii yine
kanlarım alınmıştı. Topladığım idrar yetersiz olduğundan hastaneye yatışımın
yapılması kararı alındı. Sadece idrar verip geri hemen çıkacağımı düşünürken
tam 12 gün hastanede yattım. İlk aşamada boğazlarımda oluşan kitleler için
ilaç tedavisi gördüm. Çıkan sonuçlarım ile böbrek tutulumundan şüphelendikleri
için biyopsiye alındım. Sonuçlar bir ay sonra çıkacaktı ama ön raporu ertesi
gün aldılar ve böbreklerimin 4. Evrede olduğunu hızlı bir tedavi yapılması
gerektiğini anlattılar. Haftada iki kere olmak üzere 6 kür olarak kemoterapi
serumları ve kortizon ilaç tedavisi görmeye başladım. Hastanede yattığım süreçte
ise ailemin ve arkadaşlarımın desteği en büyük moral kaynağım olmuştu. Hastane
sürecinde güzel bir iş teklifi almış olmama rağmen çalışma yasağından dolayı iş
hayatıma da ara vermek zorunda kaldım.
Hastaneden çıktıktan iki hafta
sonra erkek arkadaşımla her an her dakika birlikte olmak ve bu süreci de
birlikte atlatmamız için sözlenme kararı aldık. İki gün içerisinde ailelerimizi
tanıştırarak sözlenmiştik. Hastalık sürecinde bana verilmiş olan en güzel
hediye bu olmuştu.
Kemoterapi sürecinde saçlarımda oluşan
dökülmeler yüzünden saçlarımı kısa kestirmek zorunda kalmıştım. Serumlarım
bittikten sonra Cellcept ilacını kullanmaya başladım. Yapılan kan tahlillerim ve idrar sonuçlarım oldukça iyi çıkıyordu (Maşallah). Doktorum da tedaviye yanıt
verdiğimi her şeyin çok iyi gittiğini söyledi. Çalışma hayatına girmemi
enfeksiyon riskleri yüzünden pek olumlu bakmasa da benim moral olarak buna
ihtiyacım olduğundan vakıf üniversitesinde işe başladım. Kendimi korumayı tek
bir gün bile ihmal etmeden hayatı yaşamaya çalışıyordum.
Ayda bir olarak doktor
kontrollerim devam ediyor. Ayrıca hayatımın en güzel hediyesi diğer yanım canım
sevgilim ile şuanda düğün hazırlıkları yapıyoruz.:) Herkesin her hastanın dediği gibi
bu hastalıkta da moral en önemli şey. Tüm ani çıkışlarımda, ayarsız sinirli
oluşlarımda, herşey de alttan alıp bana verdikleri desteklerden dolayı ailem ve
diğer yanım canım sevgilime çok teşekkür ederim."
Tuğçe Kalkan, İstanbul
Bende yeni lupuslu olduğumu öğrendim böbrek tutulumu var tedavi görüyorum. Çok merak ediyorum acaba tedavisi varmı protein kaçağım devam ediyor cok korkuyorum diyalize gidecem diye. Siz şimdi nasılsınız
YanıtlaSil