Romatizmal Hastalıklarda Beslenme

Kimi zaman tedaviden umduklarını henüz bulamayanlar,
Kimi zaman gerçekten ne yiyip-içeceğini bilemeyenler,
Kimi zaman ilaçların yan etkilerini vücudundan bertaraf etmek isteyenler.. 
Tüm romatizma hastalarının ortak sorusu nasıl beslenmeliyiz? 

Bu yazıda beslenmeye dair tüm bildiklerimi sizlerle paylaşıyorum. 

Konu beslenme olunca ilk değinilmesi gereken elbette umut tacirleri. Beslenme üzerine çalışan umut tacirleri genelde hastaları bitkiyi ya da bitkisel karışımı kullanarak hastalığının tamamen iyileşeceği yönünde aldatırlar. Oldukça yüksek maliyetlerle bu işe kalkışan hasta genelde sağlığını daha çok kaybetmiş olarak bu işten vazgeçer. Kimi zaman vazgeçemez çünkü hasta artık hayatta değildir. Network yani saadet zinciri mantığıyla çalışan tacirler bilimsel bir dayanağı olmaksızın ellerindeki listeye bakarak hastalara pahalı malzemeleri satarlar. Bir başka türden tacirler ise TV'de doğrudan satış yoluyla toplumu aldatmaktadır. RTÜK bu TV kanallarına sık sık kapama cezası verse de henüz önü alınamamıştır. 


Yani demem o ki umut tacirlerine aldanmayın. Modern tıp elbette bitkilerden faydalanıyor. Örneğin, FMF, Behçet ve Gut hastalarının kullandığı Kolsişin güz çiğdeminden üretiliyor. Ancak bizler arazide bulduğumuz bir güz çiğdemini tüketirsek muhtemelen zehirleniriz. 

Madde madde beslenme alışkanlıklarına geçmeden romatizmal hastalıklarda bağışıklık sisteminin güçsüz değil anormal çalıştığını tekrar belirtmek istiyorum. Yani bağışıklığı güçlendirici besinler içimizdeki düşmanı hortlatabilmektedir.

1) Sigara kullanmayın: Sigara ilaçların etkisini azaltıp, vücutta tüm sistemlere çeşitli zararlar vermekte. Gelin içmeyin. 

2) Düzenli uyuyun: Düzenli uyku hem hormon sisteminizin iyi çalışmasını hem de öğünlerinizi ve ilaçlarınızı zamanında almanız için ön şart. 

3) Bağışıklık sistemini aniden güçlendiren yiyecek ve içecekleri tüketmeyin: Ekinezya, Kefir, Maş Fasulyesi vb. bazı yiyecek ve içeçeklerden uzak durun. (Sarımsak da şüpheliler arasında, araştırmaya devam ediyorum.)

4) Hazır gıdalardan uzak durun: Fast food, cips, kola vb. başta olmak üzere endüstriyel ürünleri tüketmemeye gayret edin. 

5) Meyve ve taze sıkılmış meyve suyu tüketin: Paket içerisindeki meyve sularını unutun. Sabahları kahvaltıda ya da kahvaltıdan sonra bir bardak portakal suyu tüketebilirsiniz. Öğleyin bir porsiyon meyve gayet iyi gelecektir. 

6) Kendi ürettiğiniz konserve ve reçelleri tüketin: Satın aldıklarımızın çoğunda koruyucu, glikoz şurubu vb. sağlığımızı tehdit edebilecek bir çok malzeme bulunmakta. Domates vakti mi geldi? Güzel tarla domatesini alın, tuz da eklemeden bir güzel sade domates konservesi yapın. Kışın da  domates satın almayın. Ormanda mı geziyorsunuz? Örneğin bir miktar böğürtlen ya da ahududu mu buldunuz kendiniz reçelini yapın. Ben öyle yapıyorum.

7) Yoğurt tüketin: Mümkünse kalsiyum kaynağı olan yoğurdunuzu kendiniz yapın. Ben kendim yapıyorum. Çok da tatlı oluyor :) Bir de kendi imalatımız ahududu reçelinden bir çay kaşığı karıştırdığımda albenisi son derece artıyor. 

8) Yumurta tüketin: Yumurta çok kıymetli ancak endüstriyel üretimde çoğu yumurta düşündürücü. Çünkü çile içerisinde yaşayan tavukların besinleri ile ilgili uygulamada henüz bir düzenleme bulunmuyor. GDO'lu yemlerden elde edilen yumurtaların sağlığımıza nasıl bir etki bıraktığıyla ilgili henüz bilgi sahibi değilim. Kimi zaman gezen tavuk ya da köy tavuğu olarak nitelendirilse de söz konusu yemler ile besleyenler mevcut. Bu yüzden endüstriyel yumurta tüketmiyorum. Peki ben ne yapıyorum? Kendi tavuklarım var. Onlara yem olarak yalnızca müşkülpesent oldukları buğday veriyorum. Bunun dışında yıkanmış sebze-meyve artıkları veriyorum. Yemek artıkları ve ekmek dahi vermiyorum. Günde bir yumurta tüketiyorum.

9) Margarin tüketmeyin: Zeytin yağı ve tereyağını ölçülü miktarlarda tüketin. Evinize margarin koymayın. Bizler toplum olarak hamur işine çok düşkünüz. Kendinizi engelleyemediğiniz arada yaptığınız hamur işi kaçamaklarında kesinlikle margarin kullanmayın. 

10) Kırmızı et tüketin: Az olmak kaydıyla yağsız kırmızı et tüketin. İşlenmiş et (salam, sosis, sucuk, hazır köfte vb.) tüketmeyin. Endüstriyel tavuk yemeyin. Bulabilirseniz köylerden ya da organik pazarlardan edindiğiniz tavukları tüketin. Ben öyle yapıyorum. Yine arada bir kuzu-dana ciğeri tüketebilirsiniz.

11) Sebze tüketin: Mevsiminin taze sebzelerini tüketin. Sebzeleri aldığınızda sirkeli su da bir süre beklettikten sonra bol su ile yıkadıktan sonra tüketin. Çünkü muhtemelen tarım ilaçları ve çeşitli mikro organizmalarla kaplılar. 

12) Kızartmalardan uzak durun: Olabildiğince kızartmalardan uzak durun. Yemekler için fırınınızı kullanın. Sebzeleri közlemekten (fırında ya da odun közünde) çekinmeyin. Seveceksiniz.

13) Çiğ kuruyemiş tüketin: Fazlaya kaçmamakla birlikte günde birkaç tane çiğ fındık, badem ve ceviz tüketebilirsiniz.

14) Balık tüketin: Haftalık menünüzde mutlaka yağlı bir balık olmalı. Omega 3 ve romatizmal hastalıklara iyi gelmesiyle ilgili bazı çalışmalar olsa da henüz olgunlaşmış değiller. Merak edenler için ben balık yağı, kril yağı vb. kullanmıyorum. 

15) Tuz tüketmeyin: Gerek kortizonun yan etkilerinden korunmak gerekse tansiyonunuzu kontrol altında tutarak kalp hastalıklarından korunmak için hiç tuz tüketmeyin.

16) Sindirimi zor olan herhangi bir yiyecek tüketmeyin: Romatizmal hastalıklarda kullanılan ilaçlardan bazıları midemizi son derece zorlamaktadır. Bu yüzden sindirimi güç olacak yemek ve diğer yiyecekleri tüketmemeye gayret edin. 

17) Alkol'e dikkat edin: Alkol alımı bir çok ilacın etkisini değiştirmekte hatta bazı ilaçlarla birlikte son derece tehlikeli olabilmektedir. Bununla birlikte inflamasyon riskini artırmaktadır.

18) Kafein alımını azaltın: Kahve başta olmak üzere bir çok içecekte kafein var. Bir Türk Kahvesi bağımlısı olarak ben uygulayamıyorum fakat fazla miktarda kafein romatizma hastalarına iyi gelmiyor özellikle uyku problemi olan hastalarda.

19) Bakliyat tüketin: Haftalık menünüzde bakliyat olmasını tavsiye ediyorum. Eğer ekmek tüketiyorsanız tam tahıllı olmasına dikkat edin. 

20) Bol su için: Günde en az 8-10 bardak su için. 

Beslenme dışında güneş koruyucunuzu sürmeden dışarı adım atmayın. İlaçlarınızı mutlaka zamanında alın. Stresten uzak durmaya çalışın. Doğayı sevin, doğa gezilerine çıkın. Egzersiz yapın, pilates yapın. Sevdiklerinizle daha çok vakit geçirin. Elbette severek yaşayın.
     
*Buradaki tüm yazılar bilimsel geçerliliği olan kaynaklardan araştırılarak elde edilmiştir ve mülkiyeti Severek Yaşa'ya aittir. Bu görsellerden veya yazılardan birini kullanmayı düşünüyorsanız, yazılı izin için severekyasayin@gmail.com adresinden bize ulaşın. 
*Severek Yaşa tarafından yayınlanan tüm yazılar bilgilendirme amaçlıdır ve bir tıp uzmanının tavsiyesi değildir, bir rehber olarak tamamlayıcı bilgi niteliğindedir. Severek Yaşa'daki yazılar tıbbi tedavi niteliğinde değildir. Biz her zaman en iyi yönlendirici olarak doktorunuzu gösteririz.
Bu yazıyı sevdiniz mi? Neden dostlarınızla paylaşmıyorsunuz? Bir yorumla fikirlerinizi lütfen bizimle paylaşın. 

Yorumlar

  1. Çok güzel deyinmişsiniz çok teşekkür ederim ..Ben Lupus hastalıgını zengin hastalığı diye düşünüyorum. gercektende. Öyle bizim gibi lupusluların hayat kalitesi özel olmalı. Ama herkezde aynı imkanlara sahip değil malesef allah hepimizin yardımcısı olsun inşallah saglıklı günler dilerim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder